17 Temmuz 2009 Cuma

ECST Sembolleri

Dolce Vitae
Vamos’a bodrumda duvarda asılı olan altın varak çerçeveli aynayı sordum. Vahide’yi daha sonra orada da görecektim. Yüzü çok güzeldi. Karımdan daha güzeldi. Vücudu...

Buda
Ama Buda’nın sözleri, hele hele dinsel yaşantıyı seçtikten sonra kendine en uygun gerçeğe ulaştıktan, aydınlanmaya eriştikten ve dharma’sını bulduktan sonra çıktığı tebliğ yolculuğunda karşılaştığı Brahman keşişlerine ve beş yüz kadar yoldaşına verdiği meşhur Ateş Vaazı hastalığıma ilişkin açık ipuçlarıyla doluydu:

“Dervişler, her şey, her varlık yakıcı, yok edici bir ateştir. Nedir bu şeyler? Göz, yakıcı bir ateştir; biçimler, gövdeler yakıcı birer ateştir; bunları görmekten doğan izlenimler yakıcı birer ateştir; hoşa giden şeyler de, hoşa gitmeyen şeyler de birer yakıcı ateştir. Hoş olan şeyleri de, hoş olmayan şeyleri de görmekten doğan duygular birer yakıcı ateştir. Peki bu yakıcı ateş nereden çıkıyor? Kardeşlerim, bunu size söyleyeyim. Bu ateş istek ve tutku ateşidir; bu ateş öfke ve nefret ateşidir; bu ateş görünümün yanıltıcı alımlığına çekiciliğine kapılmaktan gelen ateştir: Doğum, yaşlanma, ölüm, yas, üzgünlük, mutsuzluk, umutsuzluk felaket bütün bunlar yakıcı birer ateştir."


Mevlevi dergahı
Dergâhın kutlu kapısının arkasında o gözleri bulacağıma inanmıştım. Fikirden zikire, gaipten sahihe bu âlemde kaybolan her cisim ve ses ardında ışıklı bir iz yolu bırakıyordu. Bu yol dergâhın kapısından başlıyordu. Zahiriler dergâhının kapısından.


Fotograf makinesi
Camekânları ortalayan bir yerde tripod üzerine kurulmuş fotoğraf makinesi dikkatimi çekti. Makinenin eski oluşu aklıma Kirlian fotoğrafçılığını getirdi nedense. Yüksek voltaj ve frekansta düşük amperli elektrik alanı yaratılarak canlıların yaydıkları düşünülen bazı biyolojik radyasyonları çeken fotoğrafçılık tekniğiydi bu.

Kadınları gösteren gözlük

Gözlük yine kafamdaydı.
“Dolce Vitae’yi bırakmalısın,” dedi.
“Neden?” diye sordum. Hemen cevap alamamıştım. Sarı-siyah siluetinde bir durgunlaşma baş gösterdi. Neredeyse görüntü silinecek gibiydi. Gözlük takımının bataryası sanırım bitmek üzereydi.


1956 Impala
“Peşimizdeler!” dediğini duydum. Vamos Impala’nın üstünü açtı. Bütün savunma malzemelerimiz bagajdaydı. Bir an bagaj kapağının da açılıp içindekilerin her yere patlamalar içinde saçılacağını sandım.“Sakın arkana bakma,” diye fısıldadı Vamos.

1 yorum: